21. yüzyılda yaşlanan nüfus, toplumların sağlık politikalarında önemli bir değişimi zorunlu kılıyor. Giderek artan kronik hastalıklar ve özellikle demans gibi nörodejeneratif rahatsızlıklar, yalnızca bireyleri değil, aileleri, sağlık sistemlerini ve şehir planlamalarını da etkilemekte. Bu noktada halk sağlığı bakış açısı, yalnızca tıbbi müdahaleyle sınırlı kalmadan yaşamın tüm alanlarını kapsayıcı bir yaklaşım geliştirmeyi gerektiriyor. İşte tam bu noktada, “demans dostu çevre” tasarımı karşımıza çıkıyor.
Birlikte Yaşamak İçin Anlamak Gerekir
Demans yalnızca unutkanlık değildir. Bilişsel işlevlerde bozulma, oryantasyon sorunları, görsel-uzaysal algıda azalma, karar verme zorluğu ve duygusal hassasiyet gibi birçok boyutu vardır. Bu nedenle, demans hastalarının yaşadığı çevre, onların güvenliğini sağlamakla kalmamalı; aynı zamanda yön bulma, bağımsız hareket edebilme, anıları tetikleme ve kaygıyı azaltma gibi işlevleri de desteklemelidir.
Amerikalı tasarımcı Daniela Russo’nun “beyin dostu renkler” konsepti tam da bu anlayışla geliştirilmiş. Son dönemde bilimsel çalışmalar, çevresel renklerin ve kontrastların demans hastalarının yaşam kalitesi üzerindeki etkisini detaylı biçimde ortaya koyuyor.
Renklerin Nöropsikolojik Gücü
Renk, yalnızca estetik değil; nöropsikolojik bir uyarandır. Şöyle düşünün: Günlük yaşamda siz bir kapıyı kolayca fark eder, bir sandalyeyi rahatça ayırt ederken, demanslı bir birey için bu ayrım karmaşık hale gelebilir. Ancak kontrast yaratılarak belirginleştirilen renklerle donatılmış bir mekân, yön bulmayı kolaylaştırabilir.
Örneğin:
– Sıcak renkler (turuncu, sarı, şeftali): Nesneleri öne çıkarır, tanımayı kolaylaştırır. Bir kapı ya da lavabo bu renklerle çerçevelenirse, kişi orayı daha rahat fark eder.
– Soğuk, yumuşak tonlar (nane yeşili, açık mavi): Zihinsel sakinlik sağlar. Oturma alanları ya da yatak odaları için önerilir.
– Yüksek kontrast: Zemindeki basamaklarla duvarların renkleri net biçimde ayrılmalı. Bu, düşme riskini azaltır ve güvenliği artırır.
– Karışıklıktan uzak desenler: Karmaşık desenler kafa karışıklığına ve görsel yanılsamalara yol açabilir.
Halk Sağlığı Yaklaşımıyla Tasarım
Tüm bu bilgiler, yaşlı bireylerin yalnızca sağlık hizmetlerine değil, yaşanabilir ve güvenli çevrelere de ihtiyaç duyduğunu gösteriyor. Halk sağlığı uzmanları olarak bizler, yaşam alanlarının herkes için erişilebilir, sağlıklı ve güvenli olmasını savunuyoruz. Özellikle afet sonrası geçici barınma alanlarında ya da huzurevlerinde, demans dostu tasarımlar yaşamsal önem taşıyor.
Türkiye’de bu alanda atılan adımlar hâlâ sınırlı. Oysa ki toplum sağlığını korumak, yalnızca hastalığı tedavi etmekle değil, hastalıkla yaşamak zorunda kalan bireylerin yaşam kalitesini artırmakla mümkündür. Yerel yönetimler, mimarlar, iç mekân tasarımcıları ve sağlıkçılar birlikte çalışmalı; renklerin, ışığın ve alanın gücünü demanslı bireylerin lehine kullanmalıdır.
Demans dostu tasarım bir lüks değil, bir ihtiyaçtır. Yaşamı kolaylaştıran her ayrıntının sağlıkla ilişkili olduğuna inanıyoruz. Renklerle, çizgilerle ve alanla; yani basit ama etkili müdahalelerle, demansla yaşayan bir bireyin dünyasını biraz daha anlamlı ve güvenli kılabiliriz.
Unutmayalım, sağlıklı yaşlanmak yalnızca bireysel bir hedef değil; sosyal bir sorumluluktur.
Kaynaklar:
Russo, D. (2025). Brain-Friendly Colors for Dementia.
Fleming, R., Crookes, P., & Sum, S. (2010). A review of the empirical literature on the design of physical environments for people with dementia.
WHO (2023). Dementia: A Public Health Priority.