Nöbetçi Eczaneler
Mustafa Kemal Atatürk’ün, ‘Ne mutlu Türküm’ diyene sözü Kürtlerin Kürt olmaktan mutlu olmasının ve kimliğini özgürce ifade etmesinin önünde bir engel kesinlikle değildir. Demokratik hukuk devletinin görevi Türk’ün Türk olduğu, Kürt’ün de Kürt olduğu için mutlu olmasını sağlayan ve sağlamak zorunda olan bir devlet olmaktır. Amaç 86 milyon, bütün vatandaşlarımızın kadınıyla, erkeğiyle, yaşlısıyla, genciyle kendini özgür, eşit ve mutlu hissettiği bir anayasal hukuk düzenini kurmak ve uygulanmasını sağlamaktır. Bunu sağlayacak olan da vatandaşlık bilinci içinde olan milletin kendisidir. Milletin kendisini kandırmayan siyasal anlayış ve partiye oy vermeyi bilmesi gerekir. Ülkeye gerçek demokrasi gelmeden ister Türk, ister Kürt, ister sünni, ister Alevi, ister müslüman, ister hristiyan hiç bir vatandaşın kendini özgür ve mutlu hissetmesi mümkün değildir. Demokratik olmayan bir düzende sadece antidemokratik iktidar ile yağdancıları mutlu olur. Onun için Türk’ü, Kürt’ü hepimiz birbirimizin hakkını korumak ve savunmak zorundayız. Bir hukuk hocası olarak üstüne basa basa söylüyorum ki, bunu öğrenmekte ve uygulamakta milletçe çok geç kaldık. Bu gecikme sorumluluğu her bir ferdin ve her bir siyasi anlayışın üzerinde olan bir ayıptır. Birbirimizin derdiyle hemhal olmayı artık öğrenmek zorundayız. Kendimi bildim bileli her yerde, her yazımda, her söylemimde hep bunu savundum ama maalesef hiç bir şey düzelmedi. Maalesef bu yaşımıza geldik hala bunu savunmak ve her daim hatırlamak ve hatırlatmak zorunda olduğumuz bir kötü düzenin içinde milletçe anamız ağlıyor. Bu söylediklerimin aksini söyleyen, ‘ama eskiden de şöyleydi, yok böyleydi’, onlar bunu yaptı, şunlar şunu yaptı’ vb gibi benzeri çeşitli mazeretlerle konuşanların hepsi kötü niyetlidir. Onun için diyorum ki; Yeter artık. Yeter. Deniz bitti. Bizleri bölerek ve birbirimize düşmanlaştırarak 23 seneden beri ülkeyi yöneten AKP ve MHP’nin ülkeyi getirdiği yerin ötesi yok. Herkese soruyorum. Türk’e, Kürt’e. Aleviye, Sünniye, AKP’liye, CHP’liye, MHP’liye, İYİ Partiliye, DEM’liye, Saadet Partiliye, Yeniden Refahlıya, Zafer Partiliye, İşçi Partiliye ve diğer her siyasi anlayıştaki her vatandaşa soruyorum: Daha ne olması lazım ki bu ülkede insanların gözleri, kulakları, yürekleri açılsın ve birbirimizi duyalım, görelim. Dünyanın en güzel ülkelerinden birinde doğmuşuz ama hiç birimiz mutlu değiliz. Hiç birimiz kendimizi güvende hissetmiyoruz. Bir tek iktidara yakın olanlar hariç. Ancak aslında onlar da güvende değil. Ya farkında değiller ya da umursamıyorlar. Zira böyle bir düzende kimse güvende olmaz. Onun için diyorum ki yazdıklarım uzun da olsa okuyun. Kendinizi azıcık sıkıntıya sokun. Düşünün. Ülkenin dertleriyle dertlenin. Sadece kendinizi değil, başkalarını, şu güzeller güzeli vatanı, milletin tümünü ve evlatlarımızı düşünün. Sizin derdiniz olmasa da ki maşallah olmasın, ne mutlu, gene de sorumluluktan kaçmayın düşünün. Derdi olanları, ekonomik olarak perişan olanları düşünün. Zira biz bu cânım vatanda hepimiz birbirimizden sorumluyuz. Birbirimizin üzerinde hakkımız var. Unutmayın. ‘Kurtuluş yok tek başına. Ya hep beraber ya hiç birimiz’.
Kaynak; https://x.com/BBahadirErdem/status/1950531503617720441
